bu yazı okumadığım ve takip etmediğim bi kadın hakkında yargılardan oluşur aslında belki de atıyorum. ama ne zaman okusam tezime bir çentik daha atıyorum. zaten takip etmeme sebep olacak kadar gıcık olduğumdan etmeme sebebim de "umrumda değil." açıklamasına sahip değil, olmuyor sadece.
zaten ne demiş demenle bitirmen arasında 5 dk. var. ama bir pazar eki sırf onun röportajlarıyla olsun okurum. bence sırf bu işi yapmalı.
kendisinin sendromunun ne olduğunu uzun süredir düşünüyorum. blog yokken blog gibi yazan bir kadın olduğundan, tabi şapkam olsa da çıkarmam ama, bir enerji var sahip olduğu, ona sözüm yok. bi dedim, babası öldükten sonra özgürlüğün ipini koparan türk kızı modeli. ama babası ne zaman öldü, kendi ne zaman bu kadar aparık oldu bilmiyorum, bu tezi savunamam. ama şarkıcı gülşen öyle misal onu biliyorum. neyse ondan bahsedilmesini istemiyorum.
bi gün farkettim ki ayşe arman kendini türkiye'nin carrie bradshaw'u ilan etmiş. o günden beri katlanarak böyle düşünüyorum. carrie kadar geniş yazıyor, öyle takılıyor. bu tezi de daha rahat savunabilmek için eski yazılarına baktım, bir naiflik, bir çekingenlik, bir "canlarım 3 gün yazmadım mektuplar atmışsınızcılık".
carrie sürekli kendinden bahsederdi, sex üzerine yazardı -haliyle-, takip etmediğim üniversite döneminde bir de baktım ki ayşe arman ona dönüşmüş. benimle beraber çağ atlamış. ama yapmacık. neden? diye sorarsa derim ki çünkü sen amerika'da değilsin, türkiye'de gibi olmak zorunda da değilsin ama sen başta böyle değildin. bu bi göründüğün gibi ol senaryosu.
herkes bana hayran olsun, kocama hayran olsun, kızıma hayran olsun. o kadar ilk günlerdeki gibiyiz ve siz değilsiniz ki ben ona hala sevgilim diyorum. farkettin ki biliyorum da keratayı. zaten carrie de yapmacık tabi, çaktığın çakmak kötüyse bi de çakılmışını düşünmek de ne demek.
sürekli kendinden, ailesinden, çocuğundan bahsetme güdüleri var ya hani bu hisleri de anlamıyo ya da yakınsaklarına eğilmiyo olmadığımızdan değil. ama buraya bişey yazarken de herkes bana hayran olsun güdüsüyle yola çıkmıyoruz. en naifinden ayşarman'a bir laf sokarım millet sever beni diyosun. ama fazlasından bir mahremiyet ihlali yok, bizde yalan da yok yeğenim. ay biri daha takip etmiş, ay bakayım kaç kişi okumuş, ah canım yorum yapmış diye düşünüyor ya insanoğlu. "kimse okumasın ben okurum" lafı ne derece gerçeğe tekabül eder? dün gece rüyamda gördüm takip edenler azalmıştı misal.
bu yazıyı kasım ayında yazmaya başladım. sonu ne zaman gelir ve ben ne zaman tam hislerimi ifade ederim bilmiyorum. hande'ye ayşarman'la ilgili yazdım ama yetmiyor dediğimin akabine, "o da kitap çıkarmış." dedi. "neymiş o?" dedim. kocasına, kızına yazdıklarındanmış. dedi ki "sevgilisi olup teşhir eden kız bildiğin". bu açıklama yetti. ilk bi sevgilin olduğunda -varlığından utanmıyosan tabi- facebook'un neresinden çaktırsam da aşkımı hangi ağaca kazısam da dağlar, taşlar, tavşanlar duysun dersin ya. işte öyle birşeysin sen şoarman.