duvar önü kız fotoraflarına gıcık oluyorum. cem berdan seneler önce demişti beton duvar önünde soğuk fotoğraflara dair bir iki satır. o seneler geçti hala aynı. çiçekli manuela duvar kağıdı, betonarme perde, beyaz sıva ya da muadili bi yapı malzemesi bulan önüne geçip cool bakışlı poz veriyo. orda burda görüp de oha o ne kızmış dediklerinin gerçek hayattaki yansımalarının gözün içini acıtacak şekilde fena oluşu da bana günah yazcak evet bu cümle böylece bitsin.
herkeşler de michael jackson seviyomuş diye dalmicam, öyle çünkü, ama yani o da jay jay johanson da değildi ki artık göremicem diye üzülesin. ve o çocuğunun lisa marie prestley'den olduğunu sanıp. "nan o nası çocuk elvis'in torunu michael'in çocuğu" dedik ama galeyanmış. maden "yes we have sex" o zaman üreseydiniz.
bi de şunu düşünüyorum ki, allahtan entel ve kuntel ve ünlü bir ebeveynim yok ki adım atlas - o hadi neyse -, ares ya da istanbul değil. onu da geç battaniye nası bi isim? lisede o çocuk "o kucaktan düşeydim de şunu görmeyeydim" demezse ben de neyim. çocukluğu bilumum süt ve süt ürünleri seslenişleri olarak geçen ben sesleniyorum.
otobüste, metrobüste engelliler için ayrılan yerlere iki kişi oturmaya çalıştıklarını görünce yün ısırmış gibi oluyorum. tavuk denen marty mcfly'a dönüşebiliyorum. ama o kadar sosyal atak olmadığımdan burda böyle klavye başında kükrüyorum. bi kere oturmak istedi adamın teki, "burası iki kişilik diil ki" dedim beni şöföre şikayet etti, şöför ne dedi hatırlamıyorum oldu çok sene. uzatsa istedim, uzamadı. "sakatsanız yer veriim" laflarımı hazırlamıştım. bi de direklere yaslanan konformistler var. fransa'da otobüste direk tutan el illustrasyonu vardı. ben onun "yaslanmak için diil tutmak için" mesajı olduğunu düşünüyorum. çünkü türkler her yerde.
1 yorum:
ilk paragrafını seveyim
Post a Comment