başkasının krizini yönetmek başlı başına bir dert. o kriz seni teğet geçse düşüncesizlikten, içine girsen yine düşüncesizlikten cezayı yiyorsun. her seferinde de bu seferki müebbet olsun diye umuyorsun. ama biri gelip de "ölüyorum." dediğinde "uzakta öl sana zahmet, beni şahit yazdırma" demek zor.
ya dışındayımdır çemberin ya içindeyim gibi basit bir denklem değil bu. havayı koklayıp nerede müdahil olman gerektiğini çözebilme sanatı gerektirir. bu krizin mimarları yalnızken seni en mahremine kadar olayın içine sokup, bu yalnızlığı atlatınca da, kendiliğinden olayın dışana çıkıp "sizin özeliniz ben karışmam." erdemine yakınsamanı bekliyor. hangi noktada çekilmen gerektiğini bilmek bu mevz-u bahis sanat. bu da bilmiyorum "stalker"lık mı gerektiriyor?
asıl erdem zaten hangi tarafa danışmanlık edeceğini bilmek. oyuncular fair playden bi haber "o beni formamdan çekti", "o da benim anneme küfretti gibi" isyanlarla gelirken takınmadığın kayırıcı tavrına oyun sonunda pişman oluyosun hakem olarak. çünkü iki taraf da "bu hakemlerle lig bitmez." argümanıyla geliyo, oysa topsuz alanda olanları bi sen biliyosunuz ki konuşursan zaten türkiye sallanır.
insan kendi kriziyle kendinden ya da kriz eşinden nefret etmeden başa çıkabiliyor ama başkasının krizinden bişeyleri eksiltmeden çıkamıyor. krizin tarafları sorunu çözer yeni krizlere yelken açmak üzere seyirlerine devam ederken sen dünyada en az birisini artık daha az sevdiğinle kalıyorsun.
bu da böyle kişisel bir mesajımdı. geri al uğurcum.
4 yorum:
Çok güzeldi:)Uğur geri alsın, sen kişisel mesaj yazmaya devam et, farklı pozisyonlar da olsun bu sefer evet.
ben kimse okumaz sandımdı.
Tamam, daha sessiz okumaya çalışırım bundan sonra:)
öyle bi yalanım dolanım yok tabii ki kimse okumasın ister miyim. okunmaz sandımdı. sevindim.
Post a Comment