serdar ortaç'la girilen bir yeni yıla hoşgeldim. -burda çok karakterli bi müzik zevkim var, hatta o derece bi özgüvenim var serdar ortaç'la eğlenmekten beis duymuyorum demek istiyorum. bir de bonus olarak beis duymak kullandım-
tsk ile dün bütün konuşmalarımız "acaba saat 12'de telefonda konuşuyo olabilir miyiz?"e dayalıydı. tsk'nın yılbaşı kutlamaları ilkokuldaki "türk malı haftası" gibi oluyomuş. "U" şeklinde sıralar ve fındık fıstık. zaten vatan yahut silistre herşey tabii ki hattı müdafaa içinden yahut ben yalnışım. çünkü sanino türk malı değilse hipotezim hiç hip olmicak. işte bir de fazladan bilgisayardan gelen müzik var ki zaten biz ilkokuldayken bilgisayarlar sınıfa taşınabilir teknolojisine sahip değildi. ya da okullara vakit verebilmek için bu özlü günler hafta olarak geçiyordu, ki aslında herşeyi bi günde kutluyosak kutluyoduk. aslında ben hiç "türk malı haftası" kutlamadım ama televizyonda gördüm.-burda çok önemli yerde adamlarım var, gerekirse bütün bu bilgileri düşmana satabilirim demek istedim. etkileyici değilse ilkokulda televizyonumuz vardı kısmına dikkat edebilirsiniz.-
neyse sondan bi önceki telefon görüşmemizi ki saat yeni yıla yarım saat var idi, sıradaki türk neferlerini düşünerek kapadık. sonunda 12'ye doğru ilginç ki hiç bi neferin aklı telefonun ucundaki bir x olur y olur z olur t olur birinde değildi. sonra ntv saatiyle anne, baba ve ben ve telefonun ucundaki nefer yeni yıla hoşgeldin dedik. o anda o pis seneden kurtulmuş olduk. başıma gelen en güzel şey sende gelmiş bile olsa seni hiç sevemedim 2008. beni 25 ettin diye de olabilir. anneni de sevmedik, hande o yüzden "ananı da al git" diyor. merak edersen sebebi budur. -burda çok moderen bi aileyiz olur yahut çok seviyeli ve ciddi bi beraberliğimiz var olur yahut evimizde televizyon var hatta içinde ntv var bile olur bişeyler demek istedim. baya mesaj verdim. bir de insan normalment kendinden büyük biriyle birlikte olunca yaşından da utanmıyormuş yahut evde kalmamaya yakın olma fikri 25 olmayı çok da dara sokmuyormuş ki kamuya utanmadan söyleyebiliyormuş diye göstermek istemiş de olabilirim. ya da işte o 25'e gelince insan yeni yıla annemden kaç km uzakta gireceğim yahut ne kadar çok içeceğim yahut 12'de nasıl bir fark yaratacağım bu sene gazına yenik düşmüyormuş bu bir buzdağı meselesi-
gecenin ilerleyen saatlerinde kibar kibar oturmayı planlar, o ismini tam telaffuz edemediğim zamazingoyu yemek için annemin peşinden gitmişken yaş ortalamasını 60 gibi hesapladığım bir masada rakı içerken buldum. küçüğe küçük bardak nası bi felsefeyse artık küçük bardağa rakı üstüne su da sığmıyor biliyo musun atam? bilirsin tabi sen ben bilmem mi =)
ve işte o sırada sahneye serdar ortaç çıkar. o an "ben bugün çalışmaya devam edeceğim"diyerek ofiste kalıp sonra da "eh başka bi yere yetişemezdim" yalanını uydurup hilton convention center'a geçip serdar ortaç'la yeni yıla girmediğime pişman olduğum andır. arada ferhat göçer falan çıkıyodu sanırım. kim olduğunu da sonunda tutuklandığında öğrendiğim kadar yabancıyım kendisine ama sortaç büyüsüne o kadar kapıldım. hem televizyona sırtım dönüktü çünkü o sırada tombala çıkarıldı ortamda kendi kendime "hahayt ne klasik bir yılbaşı yahu(t)" dedim ki toplum çil yavrusu gibi dağıldı. meğersem herkes para getirmeye gitmiş. giriş paralarını annem çıkış paralarını ben aldığım için kârdayım. zaten yaş ortalamasını 60 gibi hesapladığım o ortama girerken para harcarım diye düşünmüyo da insan ki hazırlıklı gitsin. -burda hükümetin kafasına ne kadar karşıyız, mahalle baskını biz yaratıyoruz bi aile ve çevreyiz, ne kadar cooluz onu demek istedim-
sabah sabah hangi kanalı açsam rte ile karşılaştığım bir yıl olmasını kötü değil komik geçecek olmasına vereceğim. rte'nin önümüzdeki seçimlerde melih gökçek'e oy vermeyeceğine dair içimden duyumlar alıyorum. karnım öyle diyor. ve karnım derken aklıma geldi ki dün hayatımda ilk defa bu kadar sıkıştım boşaltım sistemi olarak ve eve yürüyemeyip camiye girdim o derece. o sırada gerçekten aklımın önünden film şeridi gibi ya cami olmasaydı ya bu kadarımız müslüman olmasaydı da burda bi kilise olsaydı ne olurdu diye düşündüm gerçekten. içimden o kadar geldi ki müslüman ülkeyiz biz yürü be bile diyebilirdim. cumaları kabeye tur düzenlicem o kadar kanım islamiyete kaynadı. hem bunu yapana dahi diyolar. o sırada tuvalette konuşan bir kadın vardı gizli gizli gibisinden hayatında olduğu belli bir erkekle konuşup "ne kadar salak bi adamsın" da gibisinden muhabbetlerle sanırım kabaca ilan-ı aşk ediordu. madem allaha sığındın git cami avlusunda konuş manyak dedim içimden ki tuvaletin hemen kapısında onu bekleyen bir genç çocukcağız gördüm. sanki basılmışım gibi bir kitlenme yaşadım ve içimden uuuuu dedim suratına karşı. abisidir, kardeşidir, kedidir kedi diye avundum yol boyu. ne entrikalar dönüyor hayatta atam. ya da entrika yok ben döndürüyorum. -burda türkiye müslüman bir ülke değil, çoğunluğu müslüman olan bir ülkedir mesajı vermek istedim. başka bi mesajım daha var. ben küçükken de bu coolluğa sahiptim, laiktim ama inançlıydım ve %99'u müslüman bir ülke derdim. hatta mıy mıy kız çocuğu tonlamasıyla söyledim bunu ama hissiyatı yaşatabilmek bu blogda nasip olmadı.-
düşünmek kilo aldırıyomuş o yüzden başlık düşünmicem.
ama format direktöman kocamaskerde'den arak.
0 yorum:
Post a Comment