Nov 8, 2006

yeni dünyada ilişki olmaya çalışan insan münasebetlerinde karşı tarafı sallamadığında 100 onitsuka kaplanı değerine ordan da nirvanaya ulaşılacağına inanan kabileler vardı, ne yazık ki bu kabilelerin ortalama ömürleri erken yaşta 'kok' kullanımından dolayı pek düşüktü. kullanmadıkları zamanda bile kullanıyolardı bütün sevimleri üzerinde. evet çok güzel ve şirinlerdi, biz her şeylerinden etkilendik karşılığında pek etkileyemesek de, zaten bazen madden, bazen manen ama hep pek uzaklardı ne yapsak da yaklaşamadık, biz '3 harfler*'de savunma olmaz diye kalkanları indirmiştik, onlar çok güçlülerdi ve sanırsak bu şekil kendilerince çok tutulmuştu. ne yazık ki kendimizi anladığımız zaman nerdeyse onları kaybettiğimiz ya da artık kaybetmemiz gerektiğine inandığımız zamanlara tekabül etmişti. tarih boyunca bizi acıtan hep kendi hatalarımızdan dolayı kaybettiklerimiz olmuştu zaten ve bu seferkinde geç kalan, davranmayan biz değildik, hatta belki de fazla gitmişizdir. kabilede kimse 'ergen'likten daha ileriyi göremediğinden, bizi de davranmamaya iten davranışlarını; 3 harflinin o kelime olma potansiyelinin bile mutlu olma, 'davranma' sebebi olduğunu fark edemedi. bi kaçı büyümüş de biz kaçırmış olabiliriz, bunlar kendi hayatlarında her şeyin değerinin ve kendi istediklerinin farkında olabilirler ki o noktada farkında olunmayanlar olarak 'iyi ki..' demek düşer sadece hafif "keşke.."lerin yanında. maalesef bu kabilenin grid sistemden tamamen kopmuş dolambaçlı yolları vardı hikayenin pek çekici bi kısmını oluşturan, bi yere varmak istemediklerinde gidiyomuş gibi yaptıkları; başka bi yere gitmek istediklerinde ya da gitmekten vazgeçtiklerinde bunu çaktırmayabildikleri; 'ben gidiorum ama gittiğim yer başka yere gidio' diye suçu bitiş noktasına atabildikleri. netekim biz de o yollardan geçmeyi tercih ederdik, küçükken. bugün bir bireyinin aramıza katılışının sene-i, her şeye rağmen tabii ki 'İYİ Kİ' bi, devriyesinde olduğumuz kabileyi tarihten silme noktasına gelmiştik sonunda. ne de olsa bütün tarihiyle bir eropa duruyordu karşımızda, şimdiye kadar ilgimizi çekmemiş olsa da, biz ilgimizi vermek istememiş olsak da ve bunu anlatamamışsak ve anlatmamız gerektiğini sanan saflar olsak da... hikayenin sonunda mucize ya da tersi, hep kendini belli etmekteyken "la vie est un miracle" die bi süre her yeni şeyin de mucize olduğuna inanma, harflerle ve sarfedilen cümlelerle duruma uygun kılıflar buldurma ve bunu içimizde ve dışımızda yaşama özgürlüğüne sahip olduğumuz yaşlardaydık ne de olsa, onlarla ortak noktalar yakaladığımızda ne kadar istediğimiz gibi olduklarına ve bunu söleyemediğimizde de bunun bizi kimyasal tepkimelere soktuğu gibi efsanelere inanbilirdik. geçmişte bizim dost sandığımız kabilelerle aramızda gelişenlere ya da farklı kıta sahanlıklarında bulunma durumlarından dolayı gelişmeyenlere rağmen, her yeni gelen heyecana sıfırdan başlayabilme "densizliğini" gösteren biz, belki de daha önce yaşadıkları "x-y"ler arası savaşlardan ya da 3 harfli bişeylerden dolayı güven ya da belki başka harfli bişeylerden dolayı ilgilerini kazanamadığımız bu kabileden bugün çocuklarımıza, 'senin ataların gerekirse bütün kıtayı unuturdu, efsanelerde geçen uyumayan şehri bile' diye içimizdeki burukluğu hiç çaktırmadan gururla bahsediyoruz, belki de bi süre daha bahsetmeye devam edicez.

ps. tabii ki kendini tanıyan ve kendini göründüğü=olduğu gibi kabul eden ve yer yer de seven insanlar olarak kendi kendimize girdiğimiz anda kaybedeceğimizi bildiğimiz iddialardan da bahsetmiyoruz...

fin

Oct 1, 2006

miki

küçükken mickey mouse bi çizgifilminde "hiç bişey imkansız deildir" dedi diye ben herşey gerçekten imkanlı zannediodum. evdeki legolardan kendime ev yabmak istedim ve sırf mickey mouse dedi die senelerce denedim.

Aug 10, 2006

in google we trust

+ senin sevgili tercihlerin arasında 1. x, 2. y, 3. z diyelim
- 1. bu sene kontenjan açmıo sanırım
+ olsun yavrum yetenekle girersin..

+ ben bu sene girmiyorum.

Jul 31, 2006

profile

i am profileless.

mediterranean homesick alien

j'en ai marre! je ne veux pas travailler je veux seulment dejeuner!

j'ai besoin de dormir et j'ai besoin de mon lit.. c'est a istanbul idiotaaaaaaaaaaaaaa!

qu'est-ce que je fais? NADAAAAAAA!

fuck the congés in this city. i wanna wake up in a city that doesn't sleep!

on y go a pukkelpop. la pukkelpop?


pin ou la petite mediterranean homesick alien

Jul 16, 2006

14 temmuz


gare d'austerlitz. un café et un croissant. double sudoku.
"sudoku bi çılgınlık değil midir?"

akay ve denizin günü 29 ekim olarak nitelendirmesi.

pın - pardon kağıdınız var mı?
ispanyollar - ..
pın - sarmak için?
ispanyollar - he yok, siz bulursanız bize de..?
pın - he oldu.

ispanyol #1- ya sizde bunu açmak için .. var mı?
pın - var, onun adı tirbuşon.
[tirbuşon öğrenme faslı]
p (fr) - yardım ister misin?
#1 - ?
p (ing) - yardım ister misin?
#1 - uf evet.
#2 siz kağıt buldunuz mu?

p - maricon!
ispanyollar - muhahaha.
pın - ataco de mariconas!
ispanyollar - ahahahah
akay - abi ne dedin koptular.
pın - ibne dedim. ibneler sürüsü dedim
deniz - abi ben de nası muabbet kurdu diye bakıorum, ibne diyomuş.

#1 gene - ya şunu da açabilir misin?
pın - açarım da ama bu bööle diil..
[pıt diye açılan kapak]
*.insan - uehehheh.
akay - bunlar harbi ibneymiş

akay - abi bence sana geldi bunlar ööle o şarabı açtırmaya gelinir mi?
pın - yok be salaklar annamamış
akay - yok yok bunlar gene gelcek.
pın - o zaman önce ben gidiim..

ispanyollar - burda şimdi gece nereye gidilir bilir misiniz?
akay - abi şimdi bunlar bööle üşümüşler burda durmak istemiolar bize yer soruyolar di mi?
pınar - e ingilizce konuşuyo akay zaten çocuk
akay - gara gidin
pınar - adam kulüp soruyo.
akay - haa..

zenci - canabis fln ister misiniz?
pınar - yok bizde var.
zenci ve arkadaşları - oo iyi iyi..

akay - abi adam nie dibime girdi yaa korkuorum zaten hepsinden.
pınar - adam canabis istio musun die soruo mesafe mi koysun?
akay - hm..

papatya ceketli insan - aa bi çiftin yanında tek misin?
pın - evet hiç adil değil de mi hihi..
pci - bizimle gel hadi
pın - siz nereye gidiyosunuz, kulüp mü?
pci - evet olabilir.
pın - gidelim mi bi kulübe neyim gidiolarmış
akay - yok böyle iyi ya.
akay (ing) - biz burda iyiyiz ya, sağol.
pci [akayın iddiasına göre] - niye ama güzel conti conti
akay (ing) - iyi şimdi burası ya, size iyi geceler
pın - adam sana demiyo zaten ben sizi de ekledim. ben size soruorum gidiim mi die sanıo.
akay - haa, sen istiyosan git de.. gidmessin heralde?

akay - yalnız sen de kaşınıyosun.

akay - pınar bu ne?
pınar - ne bilim lan bina işte ne özelliği var.

akay - bu ne?
pınar - assemble diyo
akay - nie buraya koymuşlar bööle? bunlar terörizmden korkmuolar mı hiç?
deniz - nie ben de meclis bahçesinde hıyar soyup yedim.

akay - burası neresi?
pınar - ne bilim bak haritadan

akay - bu champs elysee'de bi virgin store varmış 3 katlı.
pınar - çüş ben nerden biliim.

akay - ya bu adamlar salak, haritaları çevirip duruyolar.
pınar - haritayı sana göre mi çevirsinler işte yukarsı kuzey.
akay - hmm evet.

akay - pınar şimdi bu..
pınar - aa yeter!
akay - hehe evet ben de bunu bekliyodum, sonunda geldi.

otobüsü yanlış yönde yarım saat beklemek.

Jul 10, 2006

sinyal

bünyamin (aka pın):

mcdo köşede hem de ama işte tehlikeli

bünyamin:

yemam

nergis:

ay janım istedi çok

bünyamin:

benm burger cheeseburgeri istedi

nergis:

ewt aslında onun köftesi daha başarılı oluo

nergis:

ama mc klasik ben daa çok seviorm

bünyamin:

ikisinin yeri ayrı

bünyamin:

şimdik

bünyamin:

birini istedim

nergis:

kimi kimi

bünyamin:

cheeseburger lan

bünyamin:

sapıttın iyce

nergis:

ahah

nergis:

hakkaten

Jul 7, 2006

bi şarkıya takılmak..

enable to bring out the something
you want to know beneath the snow
in winter you're an affliction
that repeatedly defeated me, because

i'll find you somewhere
show you how much i care
know that there is no escape
from my snow brigade

discord


bünyamin (aka pın):

neyse ben maç

discord in Susie's hands:

romatizmin içine böyle edilir

discord in Susie's hands:

hadi git

+

discord in Susie's hands:

bende her zaman bir italyanın duygusallığı bir fransızın romantizmi ve bir türkün kılları var

discord in Susie's hands:

bunu da yaz

Jun 8, 2006

jezz


jezz : pinaaaaaaar nerdesin?

pin : fransa hala

jezz : ok gelince caldir

güldük biz çok

Jun 1, 2006

proje


zey : ne konuşucaz şimdi?
pın : ya bilmiorm.
zey : aslında laf kalabalığı yapabiliriz gayet, sen aslında iyi yaparsın da..
pın : saol be.
zey : yok yani sen haksız olduğun bi tartışmayı bile devam ettirebiliosun ya ondan..

May 22, 2006

cafet


kişiler: pınar zeynep
mekan: cafenin üst katı
araç: iki adet laptop
durum: kanepenin üzerinde yayılmak suretiyle internette aynı sayfayı okumak
sayfa: eksi sözlük
başlık: otobüste yaşanan dumur olaylar

yaran başlık üzerine;
pın ve zey sessizce: kihkihkihkih
millet bakar
zey: tam beavis butthead olduk titreye titreye..

May 18, 2006

tramway


charlize therondan konuya giren goktug - christina ricci de cirkin deil aslinda
pınar - cirkin ya alnı yuvarlak
goktug - evet tayyip erdoğan gibi. bi hastalık gibi aslında.
pınar - down sendromu?
goktug - yok oole bise degil.
pınar - super disi?
goktug - yok super disiler kisa boylu gobekli ve kisir oluo
zeynep ve pınar - ben!
goktug to pınar - yok o daha bi kabul edilemez gobek. seninki de olur tabi biraz.
pınar - x bende gobek yapıyo.

encore


birayı bitiren aydan - elimde tutunca bitiriyorum
pınar - nerenden verelim o zaman?

pınar - canım margarinli ekmek istio
zeynep - nası bi candır o?

Apr 28, 2006

jeff 'bug'ley


pın - jeff buckley seviyorum deme ya
henhen - ne var derim, güzel müzik yapıyo, sezen aksu gibi, üstüste dinlenmiyo sadece.

Apr 24, 2006

cul de mon sac

Burak:
bınar

pınar:
yez burak

Burak:
arkadaşım senden bişy rica edicem....lütfen itüde vize haftası olduunda spaceini güncellemez misin !!!! ....

Burak:
:=)

pınar:
ahahah

pınar:
taamam

Burak:
yarına iki vizem var ulan

Burak:
ve salak gibi o yıldıza bön bön bakıorm

pınar:
ama foto yok saten koymadım ööle yazıorm

Burak:
foto diil zatn be

Burak:
aylık dergi gibi takip eder oldk

pınar:
ehih

pınar:
şımartoorsun

Burak:
estpfrlh efem

pınar:
bi şunu yascam izninle

Apr 23, 2006

pasaport


pın - benim pasaportum nerde?
anne - bende
pın - niye?
anne - kaybedersin!

stamboul


kokoreççi - emrah! yarım ekmek olsun.
pın - emrah!... bey.. yarım ekmek olsun.

hande - sen manisa yenilgisinden sora televizyon açabildin mi?
ismini vermek istemeyen izleyici - açtım
hande - televizyonunuz vestel miydi?

nergis - hede hödö
pın - tak
nergis - hayır ne demek peki?
pın - nie
nergis - merak ettim
pın - nie hayır demek

Mar 29, 2006

a little less conversation, a little more action


zey - o biraz action adamı zaten
pın - a little less conversationlık da var netekim.

Mar 24, 2006

zui


z - bise bise
p - hink?
z - pardon sinyal vermeden konu degistirdim

Mar 20, 2006

macro


aydan - pınar bu macro çekmio mu?
pınar - çekio çiçeğe getir.
...
aydan - daha fazla yapmıyo mu? kurdelenin üzerindeki çizgiler çıksın istiorum.
pınar - çüş babanın evinde ööle mi çekiodun?

cem boynır


aydan - cem boynerle evlenmek ister miydiniz?
pınar - belki bi süreliğine evet
zeynep - ilk tercihim olmazdı
pınar - yatay geçiş yaparsın sen de

zeynep - napıcan?
pınar - senin fotoğrafını çizcem.

pınar - bu türkiyeye gelse ülkenin en güzel adamı olar
aydan - yok canım, cem boyner var.

Mar 16, 2006

caramel


bizden biri - un thé caramel svp
onlardan biri - pardon?
b.b - thé caramel, caramel
o.b - ?
b.b - CARAMEL
o.b - ah oui, thé caramel. un?
b.b - alla alla lan ben ne dedim.
pınar - haftaya the caramel bile istiyebilcem.
aydan - derdini anlatabil bi sene boyunca bütün thé caramellerin benden.

p a z - adın ne?
c - carl
p a z - ha caramel gibi.

Mar 15, 2006

je suis tombée amoureuse


f - isterseniz eve birakiim
p - yok yok..
....
p - aydan biz nerdeyiz ya?
a - eve bırakıyo işte
p - o zaman ben aşık oldum.

Mar 13, 2006

perdus en anglais


pin - how was it?
filip - it was so glacey [icy] that everybody was dramatically falling.

filip - have you eaten something?
pin - no
filip - no?! really?
pin - çok komik.

pin - it is something like that...,it is something like this..., something like.... off puff, forget it, i am chicken translating from turkish, ça marche pas.

filip - hede hödö =p
pin - ha ha ha, is this your first joke?
filip - no, i don't make jokes in another language
pin - oui, you better not.

pin - hede hödö =p
filip - don't make turkish jokes in english, ok? =)

la haine izlerken..
pin - [vincent cassel] he also looks like matheui kassovitz
filip - do you know how he looks like?
pin - ..

pin - [matheui kassovitz] he also looks like matheui kassovitz
filip - for you everybody looks like matheui kassovitz
pin - yes, he is kassovitz
filip - yes yes, sure....
pin - ulan! he is kassovitz!
filip - hmm.. maybe he is kassovitz.

ergen


x à y - sen hayatın boyunca böyle mi olucan yoksa daha ergenlikten çıkamadın mı?

Feb 19, 2006

sarhoşland


zey - tanrıdan nefret ediyorum. sabahtan beri dua ediyorum dinlemiyo.
zey - çok sinirliyim! sabahtan beri kusuyorum, içimde bişey kalmadı, hala midem bulanıyo.

filip - je veux juste te dire, tranquille!
aydan - my tooth! maybe i should find the other piece
tomek - forget it,let's go, everything will be fine.
zey - aydan, my father is a dentist, don't worry
tomek - my mother is a dentist too.
zey - no! my father is better. she's turkish and my father is turkish too. and we are going to istanbul.
...
mihai - my brother is a dentist too.

acad


enise: [osnap için] o yanan sarı şeylere kanma istediğin yerden ölç.

Jan 16, 2006

frankofil

Bise farkettim ki benim bi dili iyi ogrenmem diger dile
bulasmamla oluo. Cenabetlikten ya da benim denize dusen yilana sarilir
durumumdan sanirsam simdi ingilizce anadilim gibi hissediorum. Gecende
sex and the city izlerken zeyneb dedi altyazisiz izliorus die
ortasinda farkettik altyazisiz oldugunu fln. Fransizca konusmiim aman
die ingilizceye sariliorum sanirsam bundan soora bi dil ogrenmeye
baslarsam da kesin fransizcam super olcak. Kesine yakin ama ben
ilkokulda da aslinda okuodum ama hoca bana okutmaya yanima gelince ben
super okumaya calistigimdan fln bi de heyecan heralde kekeke seklinde
okuodum ilkokuldan aklimda kalan sahne o gercekten cok etkilemisti
sanirsam simdi de oooleyim super konusmak icin kasiorum bekliorum fln
aslinda iletisebilcem cunku fransizlar da sikiolar fransizcayi.
Sikmisler yane ben yokken :p insanlar bariz iletisio ben sadece
dogrulugundan emin oldugum seyleri soluorum fln. Yes i am
perfectionist :p sorun burda herkes konus konusuosun fln dio ama ben
bununla yetinemiorum. Fransizca sonucta bu julienin dili, fransizdim
ben gelmeden :p sarhosken konusyorm sadece. Zubrowkayla mi gezsem ne?!
Dizi iyi ki bitti netekim ingilizce dusunmeye basladim artik onlar
yuzunden. Bi de evrimini ayni aylar icinde yasadigim icinde carrie
giddikce uyuzuma gitmeye basladi, yane sexsapeli mimikleri fln, yoksam
"which sex and the city girl are you?" tarzinda anketler yabioruz
aramizda fln sanirsam carrie'yim. Mr. big bekliorum netekim ben de o
kadar ben kutuphane insaniyim tey tey muabbetlerine ragmen. Saten
kendisi de ole bi anlio erkeksiz olabilerim arkadaslarim var benim fln
ama soora gene civitio. Ben de kalkip giderdim parise netekim as you
all know.

O an bu andir tamam artik fransizcaya gecis yabiorum*. Neysem saten son bolumunu seriden
once islemis insan olarak sonunda mr. bige doncegini biliodum. Fransiz
favorim olmadi diil ara ara tabii neysem artik. Bir big bekliors biz
de degil mi.

Jan 3, 2006

la zui



zui: siz tatlı bişeler istemio musunuz şimdi?
pın: kusabilerim
aydan: ben bugün minimalistim
pın: bi gün şu minimalisti düzgün kullancan umarım
aydan: anladınız işte anlamadınız mı?
pın: anladık
zui: nasıl?
...........
zui: punk görüp uyanmışım zaten güne.

paris'te son ve ilk dakika



aydan: pınar çıkar şunu yeni yıla girdik artık
pın: sen de kırmızı rujunu çıkar o zaman
kürşat: sanki 2007'ye girmişim gibi geliyo, jetlag oldum ben.