Sep 22, 2010

Bi' 3. Köprü vardı ona ne oldu?

3. Köprü kararı hükümet beni referandumla oyalarken 1 Eylül'de askıya alındı. Askıya alınmak ne demek ben de tam öğrenmemekle beraber itiraz hakkının 1 Ekim'de dolduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. 

Konuyla ilgili Toplum için Şehircilik'in "3. Köprü'yü yapmak isteyenlerin amaçları nedir?" sorusuna cevapları budur:

"Bu soruya verilecek cevap 3. Köprü'ye karşı mücadelesine destek veren ve katılan geniş toplumsal kesimlerin elini güçlendirmek bakımından önemlidir. Proje eğer AKP iktidarının ifade ettiği gibi, trafik sorunun çözümüne yönelik bir arayışın eseri olsaydı, alternatif güzergâhlar, projeler veya başka bir takım alternatif öneriler üzerinden bir mücadele yürütülebilirdi. Ancak, iktidar da dahil olmak üzere, hemen her kesim farkında ki 3. Köprü'nün trafik sorununa çözüm olmayacak. Yine konuya biraz aşina olan herkeskapsamlı ve kalıcı çözümün toplu taşımın sistemli ve kapsamlı hale getirilmesiyle sağlanabileceğini biliyor. Peki, bu ısrarın sebebi ne?

Temiz havanın ve suyun ücretsiz olduğu günler çok uzak olmasa da, birinin kullanımın diğer kullananları engellemediği kamu malı niteliğindeki hava, su gibi doğal değerleri bile metalaştırmak için planlı kıtlıklar yaratılmasını öneren liberal ideoloji ve politikaların geçmiş oldukça eskidir.. Ancak, piyasacı değerler için, 1980’in özel kırılma anlarından biri olduğu aşikardır. Bu tarihten itibaren hakim olan politikaların toplumsal kazanımların ve kamusal değerlerin ortadan kaldırması bakımından gerici bir nitelik taşıdığı açıktır.

Konuyu soyutlayarak basite indirgediğimizde “kamusal değerlerin/zenginliklerin özel çıkarlar için işgal edilip, sömürgeleştirilmesi” tanımı bizlere geniş bir örneklem alanı sunacaktır. Somut olarak da açıkça görüleceği üzere, parkların, yeşil alanların, orman alanlarının, kıyıların, eğitimin, sağlık hizmetlerinin, diğer kamusal hizmetlerin özelleşmesiyle, sendikal hakların ortadan kaldırılması, çalışma koşullarının zayıflatılması, 3. Köprü’nün yapımı aynı projenin dayatma ve sonuçlarıdır..

Yakın döneme dönüp hafızalarımızı tazeleyecek olursak, özelleştirme/mülksüzleştirme süreci en yalın haliyle, Başbakanın “ülkeyi şirket mantığıyla yöneteceğiz” “benim görevim ülkeyi pazarlamak” sözleriyle ifade edilebilir. Tekrar sorumuza dönecek olursak, şirket gibi yönetilen devlet ve birimlerinin temel hedefinin kamu yararı değil, kârlılık olması doğal bir sonuçtur. Dolayısıyla tüm bu süreçlerden toplumun payına düşen hizmetler, seçim öncesi dağıtılan kömürlere benzer biçimde, yine belirli bir takım çevrelere rant kazandırmakla birlikte, seçim öncesi alelacele hizmete sokulan metrobüs gibi görece kolay ve kısa vadede sonuç veren hizmetler olacaktır.

Öte yandan, İstanbul’un trafik sorununun gerçekten çözümüne yönelik yatırımların taşıdığı kamusal hizmet değeri AKP iktidarı için küçük bir karı ifade ediyorken; Istanbul’un en kuzeyinde, orman alanlarının ve su havzalarının bulunduğu, 3. Köprü güzergâhı için seçilen alanın talanı, İstanbul’dan elde edilecek en büyük vurgunlardan biridir. Öyle bir vurgun ki; getirisiyle nice “gemicik” filoları kurulabilirsiniz. İktidara yakın şirketlerin güzergâh üzerinde topladığı arsalar ise merkeziyle, çeperiyle zengin bir iktidarın yükselişini haber vermektedir.

Sonuç olarak, bizler, mücadeleyi olabildiğince siyasallaştırıp salt kentsel bir mesele olmaktan çıkarmalıyız. Elimizdeki tüm araçları en iyi biçimde değerlendirmeliyiz. İktidara “seni alaşağı ederim”mesajını verebildiğimiz noktada, başarı şansımız artacaktır. Toplum İçin Şehircilik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin askıya çıkardığı 3.Köprü Planına askı süresinde itiraz edilmesi için duyarlı tüm kesimlere kurumsal ve bireysel itiraz etme çağrısında bulundu. Amacımız, sadece meslek odalarının değil, toplumun geniş kesimlerinin sürece ortak olmasını sağlayarak, bu kısa sürede, elimize geçen bu aracı, iyi değerlendirerek en etkili tepkiyi yaratmaktı. Bu karşı çıkışa geniş bir toplumsal desteğin sağlanması, meslek odalarının, kentsel dönüşüm mahallelerinin ve duyarlı tüm kesimlerin itiraz etmesiyle somutlaşacaktır. Bu durumun vereceği mesaj 3. Köprü'nün kolay lokma olmadığı ve yutmaya çalışanın boğazında kalacağıdır. Tüm İstanbul halkına özel çıkarlar için değil, kamu yararı için kentine, mahallesine, ormanına sahip çıktığını gösterme olanağı verdiği için de önemli bir fırsattır."

Sizin verdiğiniz cevap sizi rahatsız ediyorsa dilerseniz bir dilekçe örneği tam da şurda

Görsel: Hakan Tüzün Şengün'ün şu ve şu yazılarda kullanılan ilüstrasyonu.

Posted via email from enola is seriously gay

0 yorum: