Jun 22, 2010

bizim evin fıratı

bunu buraya yazıyorum ki üzerinden uzun zaman geçtikten sonra B vitamini eksikliğime heba olmasın bu hikaye.

bu kibrit the kedi çok ilginç bir hayvan. hayvan ve dişi olmadığı, oğlan çocuğu olduğu konusunda endişelerim var -pek de endişelenilmez tabi bundan-.

ön bilgi vermek gerekirse: kibrit ameliyatı atlattıktan sonra artık hep sokaklarda, yazın da gelmesiyle eğer evde insan var cam da açık, istediği gibi gelip istediği gibi gidiyor. evi biraz otele çevirdi. sokakta kaldığı da oluyor, sanki hayvana "çıkma bak ben yatıyorum." demiş gibi bir pişkinlik. her eve geldiğinde de miww miww olanları anlatıyor muhtemelen, "öyle mi oldu?" diye biz de anlar gibi konuşuyoruz. kibrit ritüeli sessizce geldiği olmuyor. ve geldiğinde de kabındaki mamaya sümüğünü atmıyor, yenisini istiyor.

komşular rahatsız olmasın diye de camdan çıkması tercih sebebi ama hayvanda apartmana karşı bir düşkünlük vardı. cam açık olmasına rağmen kapıya gidip miww miww bağırmasından da bir kıllanmadım değil. apartmanda da aşağıda bir yerde açıklık var heralde diye düşündük keza, apartmanda kapıdan da çıkmıyor ama kayboluyor hayvan.

bir akşam cenker'in hiç tanımadığı bir erkek usulca kapıyı çalıp "sokakta gezen kedi sizin mi?" diye sordu. kibrit the çakma kedi olduğu aşikardı. yan apartmanın en üst katında oturuyormuş, bir terasları varmış, kibrit apartmanın terasına çıkıp ordan yan terasa atlıyormuş zaman zaman, sevmişler onu -ölümcül hata-, mama vermişler -daha ölümcül hata-. sanırım sonunda kibrit orayı da kendi evi sanmış ve evlerine girip, evin kedisine kendi evine gelen kedilere yaptığı gibi "git lan burdan ne işin var burda?" dayılanması yapmış. kovalıyormuş, terör estiriyormuş. sokak kızı esmeralda bir chinchilla'ya da yenilecek değil.

bunun gibi bişey bu hayvan.

ev sahiplerinin de akılları başına yeni gelmiş gelip "çok sevdik ama bizimkini kovalıyor kediyi alsanız" diyor, gittik kediyi almaya. bir üzüldük, çocuğun başkasının camını kırmış gibi bir hissiyata büründük. kibrit'e kızdık. ama bir süre sonra farkettik ki kedinin suçu yok. doğanın kuralı bu, bir yerden gelen bir kediye mama verirsen onun oradan tekrar geleceğini anlamak için hayvanolog olmak şart değil. çocuk olsa ceza verirsin, bi daha giderse terliği fırlatırsın da bu kediyle o iş nasıl olacak bilmiyoruz, keza apartman kapısı açıldığında içeri bizden habersiz başkasıyla da dalıyor, onlar da tanıdığı için, zaten bizimkinde de "ben de girebilir miyim? iki numarada oturuyorum ben" kibarlığı olduğunu sanmıyorum.

kedi için "meleme" kelimesini de şimdi kırmak istemediğim bir kedi için kullandığımdan diyemiyorum ama yaramaz kedi daha çok seviyorum belli ki. kedi salaklığı olmayan kedi. daha ne istersin?

6 yorum:

mergiz said...

"çok sevdik ama bizimkini kovalıyor kediyi alsanız"
ölüyorum. :D

Anonymous said...

bizim bir arkadaşın da kedisi var. sokakta ölmek üzereyken bulmuşlardı. aylarca kızım kızım diye sevdiler hayvanı. erkek olduğunu anlamaları takriben 1 sene sürdü. sonra oğlum oğlum diye devam ettiler. kedicik büyüdü, kendine sokaktan bir manita yaptı pamuk isminde. çok gururluydu arkadaşlarım. ta ki pamuğun da erkek olduğunu anlayana kadar. artık ne kızım ne oğlum diyorlar kediye.

enola is gay said...

sizin bi arkadaşın kedisi çok tüy yumağı falanmış heralde.
zaten o işin şakası yani kedinin dişisi daha haylaz olurmuş zaten. bizimki bildiğin kız, ameliyatını oldu hayatını yaşıyo.

oraya gitmek istiyo hep ama "istemiyolar seni" diyoruz, yazık üzülüorum hayvanın hayalleriyle oynadılar.

yok said...

ben sizin kızı çok beğeniyorum (dişi di mi) yavrular mı acaba hiç bi gün? kedi aramaktayım. temiz aileler tercihim de, dün bana sokak kedisi vermek için mukavele imzalatmaya çalışan deli kedili kadının ardından...

enola is gay said...

biz onu kısırlaştırdık yae. sokaklarda hep çünkü.

istedim bi kere üresin ama çok da bi özelliği yok kedinin aile bulamazdık. yavru da bakamazdık zaten ayırmaya gönül elverse de.

kısmeti de açık yavrunun. gerçi önceki dişiydi ama olsun.

yok said...

yani işte açık fikirli olması da bir artıymış ama tüh başka kızlara sarkayım ben artık...