Jun 29, 2009

aman tanrıın!

muayyen

duvar önü kız fotoraflarına gıcık oluyorum. cem berdan seneler önce demişti beton duvar önünde soğuk fotoğraflara dair bir iki satır. o seneler geçti hala aynı. çiçekli manuela duvar kağıdı, betonarme perde, beyaz sıva ya da muadili bi yapı malzemesi bulan önüne geçip cool bakışlı poz veriyo. orda burda görüp de oha o ne kızmış dediklerinin gerçek hayattaki yansımalarının gözün içini acıtacak şekilde fena oluşu da bana günah yazcak evet bu cümle böylece bitsin.

herkeşler de michael jackson seviyomuş diye dalmicam, öyle çünkü, ama yani o da jay jay johanson da değildi ki artık göremicem diye üzülesin. ve o çocuğunun lisa marie prestley'den olduğunu sanıp. "nan o nası çocuk elvis'in torunu michael'in çocuğu" dedik ama galeyanmış. maden "yes we have sex" o zaman üreseydiniz.

bi de şunu düşünüyorum ki, allahtan entel ve kuntel ve ünlü bir ebeveynim yok ki adım atlas - o hadi neyse -, ares ya da istanbul değil. onu da geç battaniye nası bi isim? lisede o çocuk "o kucaktan düşeydim de şunu görmeyeydim" demezse ben de neyim. çocukluğu bilumum süt ve süt ürünleri seslenişleri olarak geçen ben sesleniyorum.

otobüste, metrobüste engelliler için ayrılan yerlere iki kişi oturmaya çalıştıklarını görünce yün ısırmış gibi oluyorum. tavuk denen marty mcfly'a dönüşebiliyorum. ama o kadar sosyal atak olmadığımdan burda böyle klavye başında kükrüyorum. bi kere oturmak istedi adamın teki, "burası iki kişilik diil ki" dedim beni şöföre şikayet etti, şöför ne dedi hatırlamıyorum oldu çok sene. uzatsa istedim, uzamadı. "sakatsanız yer veriim" laflarımı hazırlamıştım. bi de direklere yaslanan konformistler var. fransa'da otobüste direk tutan el illustrasyonu vardı. ben onun "yaslanmak için diil tutmak için" mesajı olduğunu düşünüyorum. çünkü türkler her yerde.

Jun 4, 2009

benim de canım vaaaaaar

ben de mimarım.

bunu çıkardım

"entelim" ayağı altında çirkinler, kıllılar, şişkolar, çelimsizler*açık saçık giyinilmesi gereken güneşli havayı sevmiyo. bi de bunların gerçekten entel olduğuna inanıp onlara özenen "girdiği kabın şeklini alan sıvılar" bu çeşit entellerimizdendir, lafın gelişidir, bizden değildir.

bi akdeniz ülkesinin parlak şehrinde doğmuşsan ve kendini ingiliz yahut iskandinav sanıyosan çok sıkıcısın ve beni kandıramazsın. güneşli bi güne uyandığında yalnızsan işinin yağlarının eridiğini de kendinden saklayamazsın.

bi tane istisna göreyim buraya yazıcam.

dürüst bir kalıbı olarak fizik görmek ve göstermekten hazetmeyen asosyaller var -ki vazgeçtim bunlar da onlardan- -ama en azından dürüstler-

Jun 2, 2009

mezun olamama bi sendrom

sanirim ilerde mimar olursam asla mezun olmamis olmamla, annelerin yuregine "einstein da matematikten kalmisti" tadinda bi su serpicem. keza sanirim ben mezun olamicam. zaten birakiyorum itu lisans da benim icin bitmistir bi daha gelmem.

uyku arasinda bi yandan dusunurken ulan o mezun oldu, ulan bu bile mezun oldu derken "ulan mustafa topaloglu bile mezun oldu" dedim.

peki atam ben bunu niye dedim?

bi konuda sabit duramadigimdan baslik bulmak zor oluyo.

hediye etmek istedigim #1

tayyip erdogan'in bahsedildigi uzre inanilmaz gozalti torbalari var. buna bi care bulunsun. yoksa ben bularim.

ayrica, benim de aklima gelen hemoroid kreminin gozalti torbalarina surulmesi fikri ebru akel'in ulkemize kattigi bir olgu degildir, en azindan bu ulkenin bu ferdinde degil. chuck palahniuk "gosteri peygamberi"nde bunu soyluyor. ama icimde celistigim bi gercek de var.

chuck palahniuk'un ebru akel'in gelin-damat, ana-ogul, sinem-ata ya da her ne adli ise o programi izleme ihtimali > ebru akel'in chuck palahniuk okuma ihtimali.
buyuktur isareti yerine sadece yaziyi buyuk yapsam annar miydin nan?

ben sana soyledim sen gider ebru akel'e soylersin bu tez cabuk curur curumez mi.


ayrica buldum gelin kaynana.