Dec 16, 2008

"bir"i gitti

bugün ofiste ben ve yakın çevremden bahsederken "benim mıntıkam" dedim. tuğçe de "kelimeler de değişmeye başlamış" diyene kadar aslında mıntıka benliğimde öyle yer etmediydi. artık eder.

cenker'in askerliği ilk günlük kendi deyimiyle "izci kampı" tadında. annesini özleyen çocuklar gibi telefonda geçiriyo kampın ilk günlerini. ama sosyalleşmesinden hiç korkulmayan bi insan olduktan kelli sorun yok. askerlik de zaten ankesörlü telefon başında duran erkek insanına varis yaptıracak bi oluşum değil.

kendini 6 aylık fitness'a giden bu gencimize "yemekler nasıl?" diye sordum. sadece "zayıflatır" dedi. kuşhan'ın zayıflama merkezine gitti de beni mi yiyor. yer. yesin. yerler.

kampa geç katılan evlatlarımız olduğundan dün hiçbişey yapılmadı. o komutana burdan sorarım "bir günümüzü neden çaldın allahsız?!" 50 tane erkek içinde "madame bovary" ya da "ninni" de okunmayabilir aslında ama ne yapalım etliye sütlüye dokunmayan o vardı elimizde.

özünde iyi ama canı sıkılmış çok ve "bi gün bi ay gibi geçti" diyor kendisi. alıştı tabi 1 günün
3 çarpı 10 üzeri 8 birim hızında ve 3 çarpı 10 üzeri 8 diğer bir birim yoğunluğunda geçmesine. o kadar ki bana geçen günümü zaten sorduktan ve cevabını aldıktan sonra "ee senin günlerin nasıl geçiyor?" diye soruverdi. güldük. biraz daha anlattıktan sonra. "ee spora başladın mı?" diye sorunca anladık ki uyku vakti gelmiş.

karşıki dağa not: bugün önümden tam da wheat taşımaktan dönen bi işçi geçti. going to
granary from warehouse . dedi ki "sensiz there is not enough entertainment in this city!"

0 yorum: